Fesefedeki Temellendirme Nedir?
Warning: count(): Parameter must be an array or an object that implements Countable in /home/termalkaplicalar/mitolojiktanrilar.com/wp-content/plugins/onceki-yazi-linki/onceki_yazi_linki.php on line 56
Felsefedeki temellendirme bir düşünceyi veya davranışı sebepleri ile açıklamak anlamına gelmektedir. Felsefefi temellendirme bir fikre ait gerçek verilerin tamamını ayrıntılı şekilde açıklamayı gerektirir. Temellendirme fikirlerin dayanak noktasıdır.
Fesefedeki Temellendirmenin Önemi Nedir?
Felsefedeki temellendirme öznel deneyimlere dayanmaz. Bir fikre dayanak oluşturabilmek için öne sürdüğünüz fikre ait temellerin nesnel ve gerçek olması gereklidir.
Felsefede temellendirme gözlem ve deneylere bağlı olmayabilir. Böyle durumların doğrulanması söz konusu olduğunda gerekçeler dayanak gösterilerek temellendirme yapılmaktadır.
Felsefedeki temellendirmenin önemi bilgi doğruluğu açısından kritik önem taşımaktadır. Temellendirme metafizikte bir konudur. Bir masa gibi sıradan bir fiziksel nesneyi ve onu oluşturan atomları düşünün. Atomlar olmasaydı, masa olmazdı. Bu tablonun varlığı atomların varlığına bağlıdır. Bu tür bir bağımlılığa, onu bir sonucun nedenine bağımlılığı gibi diğer bağımlılık türlerinden ayırt etmek için kullanılan terime “temelleme” denir. Bazen metafizik veya ontolojik bağlılık olarak adlandırılır.
Felsefi temellendirme, bir dayanak ile fikir arasındaki bir ilişki olarak karakterize edilebilir. Dayanaklar, fikirlerden daha temel bir düzeyde var olur, şu anlamda ki, temellendirilen varlık kendi varlığına veya özelliklerine bağlıdır. Neo-Aristotelesçi ontoloji yaklaşımına göre, ontolojinin amacı, hangi varlıkların temel olduğunu ve temel olmayan varlıkların onlara nasıl bağlı olduğunu belirlemektir.
Tipik olarak, temel ilişkiler ile nedensellikveya gerçekleşme gibi diğer bağımlılık ilişkileri arasında bir ayrım yapılır. Topraklama genellikle nedensel olmayan bir belirleme veya öncelik biçimi olarak kabul edilir.
Bu fikirden yana olan bazılarına göre, daha az temel olan şeyler, daha temel olan şeylere dayanır.[4] İşte bir örnek. Birçok insan fiziksel parçacıkların masalardan, kedilerden, dağlardan ve diğer büyük, bileşik nesnelerden daha temel olduğunu söylüyor. Bazıları, bu nedenle, fiziksel parçacıkların büyük, bileşik nesneleri toprakladığını söylüyor. Veya, fiziksel parçacıklar hakkındaki gerçeklerin, büyük, bileşik nesneler hakkındaki gerçekleri temel aldığını söylüyorlar. Bunun daha sonra açıklamanın yönünü açıkladığı söylenir: belirli bir büyük, bileşik nesnenin var olmasının nedeni, parçacıklar hakkındaki gerçeklerden kaynaklanmaktadır.
Örneğin satrançta şah matta ise bu durum şahın kontrolde olması ve yasal hamlesi olmaması nedeniyle geçerlidir. Şahın matta olması şahın kontrolde olmasına ve hiçbir yasal hamlesi olmamasına bağlıdır. Başka bir deyişle, birinci gerçek, ikinci gerçeğe dayanmaktadır.
Başka bir örnek olarak, çift veya asal olma özelliğini düşünün. 4 sayısı çift olduğu için bu özelliğe sahiptir. Burada “çünkü” nedensel bir ilişkiyi ifade etmez (neden zaman içinde sonuçtan önce gelir). Bu durum bir temellendirme ilişkisini ifade eder. 4 sayısının çift veya asal olduğu gerçeği, 4’ün çift olduğu gerçeğine dayanır. Başka bir deyişle, birinci olgu, ikinci olgu sayesinde elde edilir.
Bir önceki yazımız olan Felsefe Yapmak İçin Gerekli Yetiler Nelerdir? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.