Mitolojik Tanrılar

Mısır Mitolojisinde Yaratılış ve Evren


Warning: count(): Parameter must be an array or an object that implements Countable in /home/termalkaplicalar/mitolojiktanrilar.com/wp-content/plugins/onceki-yazi-linki/onceki_yazi_linki.php on line 56

Mısır Mitolojisi ‘nde yaratılışın tek bir kaynaktan; yani, Nun’dan başladığına inanılır. Nun, henüz Mısır dahi yokken var olan bir su kaynağıydı. Bu kaynak öylesine güçlüydü ki karanlıktan bir ışık doğurdu.  Bu ışık daha sonra Ra adını alarak evrendeki en güçlü varlık haline geldi.

Mısır’da genel olarak 4 farklı yaratılış mitine inanılırdı. Bunlardan en güçlüsü Nun’dan doğan yumurta mitidir. Bu inanış yaygın olarak Heliopolis’de görülürdü. Ra’nın doğuşundan sonra Dünya’nın diğer parçalarının da Ra’nın içinden çıktığına inanılırdı.

Mısır Mitolojisi ’nde Dünya’nın Oluşumu

İçindekiler

Dünya’nın oluşumunda başlangıçta sadece Ra vardı. Sonrasında kendi içinden Şu (hava) ve Tefnut’u (su) çıkardı. Daha sonra Şu ve Tefnut’tan Nuit (yer) ve Geb (gök) doğdu. Böyle Dünya oluşmuş oldu.

Hava ve su yaratılışındaki inanışa göre; Atum-Ra bir gün mastürbasyon yaparken penisini ağzına alır ve meni ağzına gelir. Geldiği gibi tükürür ve bunlardan hava ve su meydana gelir.

Burada Ra’nın ağzı rahmi sembolize eder. Tefnut’un çıkışı ise rahimden doğan bebekleri temsil eder. Bazı kaynaklarda Tefnut’un Ra’nın ağzından çıktığı ancak Şu’nun burnundan çıktığı da söylenmektedir. Diğer bir inanışta ise Ra’nın gölgesi ile birlikte olduğunu ve bu birliktelikten su ve havanın doğduğu düşünülmekteydi.

Bu Heliopos kentinin inandığı mittir. Memfis’de ise her şeyin başlangıcının Ptah olduğuna inanılırdı. Ptah’ın evrendeki ilk ve en büyük varlık, tanrı olduğuna inanılırdı. Hikayesi, sonrasında görülen tek tanrılı dinlerindeki yaratılış hikayesine benzer.

Evrende tek başına Ptah, istediği her şeyi yapabilecek kadar güçlü, her şeyi düşünebilecek kadar zeki ve düşündüğünü en güzel şekilde yaratacak kadar sanatçıydı. Ptah, evreni, dünyayı, tanrıları ve insanları da düşünerek yarattı. Ptah, sadece onların olmasını istedi, bunu söze döktü ve onlar oluşmaya başladı.

Waset’te ise inanış biraz daha farklıydı. Tüm yaratılanların arkasında Amun’un olduğuna inanılırdı. Bu inanışın aynı zamanda pasif tanrının ilk örneklerinden biridir. Amun, her şeyin arkasında gizli ilahi güçtür. Bir gün evreni yaratmak için harekete geçer Ogdoad ve Ennead’i yaratır. Ancak onları yaratmasına rağmen kendini o tanrılardan bile gizledi. Daha sonra Dünya’dan ayrıldı ve hiçbir şekilde bir daha bura ile ilgilenmedi.

Ra’nın Bereketi ve Öfkesi

Ra, evrendeki en güçlü tanrıydı. Var olan her şeyi kendinden yaratmıştı. Dünya’yı belli bir nizama soktuktan sonra erkek olmaya karar vererek Mısır’ın başına geçmiştir. Çok uzun süre burada hükümdarlık sürmüştür.

İnsan olması nedeni ile zaman içinde yaşlanan Ra, artık insanların alay konusu olmaya başlamıştı. İnsanlar onun yaşlandığı için dalga geçiyor, eski ihtişamlı günlerinden uzak olduğunu söylüyorlardı. Bu Amon-Ra’nın haliyle sinirini çok bozuyordu. Yumurta kabuğunu beğenmiyor diye düşünerek insanlardan intikam almaya karar verdiği günden sonra diğer tanrıları da toplayarak onların fikirlerini aldı.

Herkes fikrini söyledi. İçlerinden en işe yarayı “onlara bakışındaki öfkeyi gönder” tavsiyesi oldu. Ra, bakışındaki öfkeyi gözünden çıkardı ve Mısır’daki en acımasız tanrıça Sekhmet doğmuş oldu. Sekhmet aslana benzeyen, Ra’nın öfkesini yansıtarak Mısır’a gitti. Burada insanları bularak vahşice katletti. Dağa kaçanlar oldu. Onları da Nil nehrinin yanında bularak parçaladı. Öylesine çok kişiyi öldürmüştü ki Nil Nehri günlerce kırmızı aktı.

Ra onu yanına çağırıp yaptıklarını anlatmasını isteyince “öfkeni insanlara gösterdim, öfken çıktıktıkça onun yerine kalbime sevinç doldu” şeklinde cevap verdi. Ancak zamanla o sevinç de gitmiş olacak ki insanları parçalamaya devam etti.

Ra bir gün yine Sekhmet’in yaptıklarını izlerken insanların haline acıdı. Ancak onu durdurmanın bir yolu yok gibiydi. Bunun için bir şeyler düşünen Ra, tek yolun onun öfkesinin kendi başına dindirmesi gerektiğine karar verdi.

Bunun için Mısırlı kadınlardan bira yapmasını isteyen Ra, aynı zamanda habercilere bir adadan kırmızı toprak getirmeleri emretti. Bir gece biralar ve topraklar hazır olduğunda herkesi gizlice topladı. Bira ve toprağın karıştırılmasını istedi. Gün doğmadan Sekhmet’in insanları öldürmeye başlayacağı yere bu karışımı döktü. Sekhmet gün doğduğunda buraya geldi. Gördüğü kırmızı birayı insanların kanı olduğunu düşündü. Üstelik etrafta da öldürecek kimse kalmamıştı. Yapacak başka bir şeyi olmadığı için tepeden aşağıya indir ve kan sandığı kırmızı birayı içmeye başladı. İçtikçe sakinleşti ve bir daha insanları öldürmedi.

Ra’nın Kayığı

Ra Mısır Mitolojisi ’nde Güneş Tanrısı olarak da geçer. Genelde tek göz ile sembolize edilir. İnanışa göre Ra her sabah kayığına binip Dünya’dan ayrılarak, yeryüzüne ışık getirmek için gökyüzünde dolaşırdı. Bunu akşam saatlerine kadar sürekli yapardı. Ancak asıl amacı Yeraltı Dünya’sına gitmek olan Ra, buraya ulaştığında ise artık ışık vermezdi. Yani dünyada gece olurdu.

Başka bir inanışta Ra’nın Yeraltı Dünya’sına girmesi ile birlikte ortaya Ay tanrısı ve onun kayığı çıkardı. Bu kayıkta evrendeki karanlık ile mücadele edecek kutsanmış ruhlar da yer alırdı. Böylece gece kaosu ortadan kaldırılarak Ra’nın yeniden gündüzü başlatmasını sağlardı.

Bu kayık aslında ölüm ve yaşamı sembolize etmektedir. Her gün doğumu yeni bir yaşamın başladığını belirtirken, her gece ise insanların öldüğündeki karanlığı sembolize ederdi.

Gece ve gündüz oluşumundaki diğer bir mit ise Nuit ile ilgilidir. Nuit, gün içinde güneş tanrısını yutarak yerine yıldız tanrılarını bırakırdı. Ancak güneş tanrısı sabaha yakın tekrar dirilerek yıldız tanrıları ile savaşarak gökyüzünü yeniden kazanırdı. Gün doğmadan önce görülen kızıllık ise o yıldız tanrılarının kanı olduğuna inanılırdı. Bu her gün bu şekilde devam ederek gece ve gündüz oluştuğu düşünülürdü.

Mısır’da Denge ve Zaman

Zaman ve zamanın planlanması konusunda Mısırlılar yeryüzündeki sayılı topluluklardan biridir. Zamanına göre en doğru takvimi çıkarmayı başarmışladır. Bunda gözlemlerini iyi ve planlı şekilde yapmalarının etkisi de büyüktür. Zaman kavramını matematiğe dökmeleri aynı zamanda tarımcılıkla ileri gitmelerini sağlamıştır. Özellikle Nil Nehri’nin taşma zamanlarını doğru hesaplayarak buna göre bir planlama yapıp tarımcılıkta daha da ileriye gitmişlerdir.

Mısır Mitolojisinde Yaratılış

Mısır Mitolojisinde Yaratılış

Zaman planlaması yaparken değişen mevsimleri ise ilahi bir güçle açıklamaya çalıştılar. Her şartın her doğa olayının arkasında bir tanrı ya da tanrıça olduğunu düşündüler. Bu nedenle her biri için ayrı bir tanrı ya da tanrıça ismi verdiler. Örneğin Nil Nehri taştığında, çok yağmur yağdığında ya da gök gürlediğinde bunu tanrıların öfkesi olarak görürken; tarım mevsimi için uygun olan mevsimleri de başka bir tanrının lütfu olarak değerlendirdiler.

Antik Mısır’da evrenin nizamını sağlayan tanrının Ma’at olduğuna inanılırdı. Ma’at Mısır mitolojisinde adalet ve doğruluk tanrıçasıdır ve Heliopolis’teki 8 büyük tanrı ve tanrıçadan biridir. Evrenin uyumu, dengesi ve insanların mutlu bir hayat sürmelerini sağladığına inanılırdı. Dünya’nın yaratılışında meydana gelen düzensizliğin ve kaosu sona erdiren tanrıça olduğu düşünülürdü.

Bilgelik tanrısı Thoth’un karısı olan Ma’at, Mısır’ın bazı bölgelerinde Ra’nın annesi olarak kabul edilirdi. Başında bir deve kuşu tüyü ile resmedilen Tanrıça, bu sembolü ile iyiliği, saflığı, güzelliği ve dini değerleri taşırdı.

Mısır mezarlıklarının bazısında da deve kuşu tüyüne rastlanılırdı. Bu tür ölen kişinin iyiliğine ve dürüstlüğüne işaret ederdi.

Mısır Mitolojisi İnsanlığın Yeryüzüne Gelişi

Mısır Mitolojisi ‘nde insanların yaratılışı için farklı mitler vardır. Bunlardan en yaygın olanı Heliopolis’ten çıkan mittir. Bu inanca göre Ra, bir gün çocuklarından haber alamaz. Hava ve su ortadan kaybolmuştur. Ra bu duruma çok üzülmüştür. Her yerde onları aramış ancak bulamamıştır.

Çocuklarını bulma görevini gözüne vermiştir. Gözü Ra’dan ayrılarak çocuklarını aramaya gider ve onları bulur. Tekrar çocuklarına kavuşan Ra mutluluk gözyaşları döker. Bu gözyaşlarından insanlar doğar.

Bu mit aslında doğanın varoluşundaki temel değerleri temsil eder. İnsanlığın oluşması için yer, gök ve güneş yeterli değildir. Hava ve su tekrar bunlarla bir araya geldiğinde ancak insan oluşabilmiştir. Buradaki hava ve su insan yaşamını temsil eder.

 

 

 

 

 

Bir önceki yazımız olan Politeizm Nedir? Politeist Ne Demek? başlıklı makalemizde çoktanrıcılık, çoktanrıcılık nedir ve politeist inanç hakkında bilgiler verilmektedir.

ETİKETLER: , ,
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.