Mitolojik Tanrılar

Montesquieu Siyaset Felsefesi Nedir?

Montesquieu siyaset felsefesi alanında çalışmalar yapmış bir filozoftur. Tam ismi Baron de la Brede et de Montesquieu’dur. Montesquie 1689’da Fransız aristokrat bir ailede doğdu ve 1755’te öldü. Okumayı ve yazmayı severdi ve pragmatik bir düşünür olarak hayatını okuyarak ve yazarak geçirdi. Gerçekten de 18. yüzyıl Fransa’sının büyük bir entelektüeliydi ve yalnızca Fransa’nın değil, adı ve ünü Fransız sınırlarını aşarak Batı Avrupa’nın diğer bölgelerine yayıldı. Montesquieu’nun üç önemli eseri siyaset teorisiyle ilgilidir. Bunlar;

  • The Persian Letters (1721)
  • Consideration on the Causes of the Greatness and Decline of Romans (1734)
  • The Spirit of the Laws (1748)

Montesquieu bir keresinde, insanların aydınlanmaya ihtiyacı olduğuna dair ikinci bir görüşün gereksiz olduğunu çünkü insanların önyargılarının ve cehaletlerinin asla ortadan kalkmayacağını söylemiştir. Önyargı ve cehaletin ilerlemenin önündeki en büyük engel olduğunu savunmuştur.

Montesquieu Siyaset Felsefesi | Güçler Ayrılığı

İçindekiler

Montesquieu, siyasi özgürlüğün en önemli önkoşulu olarak kuvvetler ayrılığının ünlü formülasyonu ve bu fikri ünlü Spirit of Laws adlı eserinde dile getirmesiyle siyasi düşünce tarihinde ünlüdür.

Montesquieu siyaset felsefesi

Montesquieu siyaset felsefesi

Her hükümette yasama, milletler hukukuna bağlı olan konularda yürütme ve medeni hukuka bağlı konularda yürütme olmak üzere üç tür güç vardır. Birincisi sayesinde, prens veya sulh yargıcı, geçici veya kalıcı yasalar çıkarır. İkincisi, barış veya savaş yapar, elçilikler gönderir veya alır, kamu menkul kıymetlerini kurar. Üçüncüsü, suçluları cezalandırır ve bireyler arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkları belirler. İkincisine yargı gücü diyeceğiz.

Montesquieu tarafından ifade edilen güçler ayrılığının açık formülü budur. İngiltere de dahil olmak üzere birçok Avrupa ülkesini ziyaret etti ve orada İngiliz halkının güçler ayrılığı nedeniyle özgürlükten yararlandığını “bulmuştur”. Başka bir deyişle, kuvvetler ayrılığı siyasi özgürlüğün reçetesidir.

Montesquieu ve Yasalar

Montesquieu, yasaları yalnızca toplumsal gerçekler olarak ele almıştır. Kanunlar, sosyal deneyimin kristalleşmesi ve sosyal uyumların yan ürünleridir. İnsan toplumunda insanlar yaşar ve kendi aralarında ayarlamalar yapmak zorundadırlar.

Kanunlar bu düzenlemelerin ürünleridir. Konuyu detaylandıralım. Bir zamanlar insanlar örgütlenmemiş toplumlarda yaşadılar ve aralarındaki ilişki, adına değer bir hukuk olmadığı için hukuk tarafından kontrol edilmedi.

Toplumun oluşumu aslında hukukun yaratıcısıydı. “İnsan bir toplum durumuna girer girmez zayıflık duygusunu kaybeder, eşitlik durur ve sonra savaş halini başlatır” diye yazar. Sosyal hayat, erkekleri bilinçli ve cesur kılar.

Kendilerini her durumla yüzleşmeye hazırlarlar. Ancak toplum belirli bir durumda statik kalır. İlericidir, yani hava ve fiziksel çevrenin değişmesiyle toplum da değişir. Bu değişiklik, hukukun doğasında ve yapısında bir değişikliği gerektirmektedir.

Bu iki savaş durumu bir pozitif hukuka yol açar; toplumdaki bireyler arasındaki ilişkileri yöneten ulusların yasaları. Akıl, yasaların oluşumunda her zaman etkin bir rol oynar.

“Yasalar, en kapsamlı anlamlarıyla, varlıkların doğasından türeyen zorunlu ilişkilerdir ve bu anlamda tüm varlıkların kendi yasaları vardır, tanrısallığın yasaları vardır, maddi dünyanın yasaları, akılların yasaları ve dahası.”

Bir önceki yazımız olan Realizm Akımının Temsilcileri Kimlerdir? başlıklı makalemizde Felsefe, realizm ve realizm akımı hakkında bilgiler verilmektedir.

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.