Mitolojik Tanrılar

Varoluşçuluğun Anlamı ve Felsefesi


Warning: count(): Parameter must be an array or an object that implements Countable in /home/termalkaplicalar/mitolojiktanrilar.com/wp-content/plugins/onceki-yazi-linki/onceki_yazi_linki.php on line 56

Varoluşçuluğun Anlamı ve Felsefesi bireysel varoluşu, özgürlüğü ve seçimi vurgulayan bir felsefedir. İnsanların hayatın anlamını kendileri belirledikleri ve irrasyonel bir evrende var olmalarına rağmen rasyonel kararlar vermeye çalıştıkları fikridir. İnsan varoluşu sorununa ve varoluşun içsel bir amacı veya açıklaması olmadığı duygusuna odaklanır. Tanrı ya da başka bir aşkın güç olmadığı için, bu hiçlikle savaşmanın (ve dolayısıyla hayatta anlam bulmanın) tek yolunun varoluşu kucaklamak olduğunu anlar.

Varoluşçuluk bu nedenle bireylerin tamamen özgür olduklarına ve kendileri için kişisel sorumluluk almaları gerektiğine inanır (bu sorumluluğa derin bir acı veya korku eşlik etse de). Bu nedenle, eylem, özgürlük ve kararı temel olarak vurgulanır ve insanın (acı çekme ve kaçınılmaz ölümle karakterize edilen) doğasında bulunan karmaşanın üstesinden gelmenin tek yolunun, kişisel özgürlüğümüzü ve seçimimizi kullanmak (determinizmi tamamen reddetmek) olduğunu savunur.

Varoluşçuluk bir akım olarak genellikle herhangi bir düşünce okuluna mensup olmayı reddeden, herhangi bir inanç veya sistemin yeterliliğini inkar eden, yüzeysel, akademik ve yaşamdan uzak olduğunu iddia eden insanları tanımlamak için kullanılır. Nihilizm ile pek çok ortak yanı olmasına rağmen, varoluşçuluk, gözlemlenen dünyanın metafizik ilkeleri veya yapılarındaki nihai düzeni ve evrensel anlamı altüst etmeye çalışan rasyonalizm, ampirizm ve pozitivizm gibi geleneksel felsefelere karşı bir tepkidir. İnsanların mantıklı olandan ziyade kendilerine anlamlı gelene göre karar verdiğini savunuyor.

Varoluşçuluğun kökleri 19. yüzyıl filozofları Søren Kierkegaard ve Friedrich Nietzsche’dedir, ancak ikisi de bu terimi yazılarında kullanmamıştır. 19 0’larda ve 1950’lerde JeanPaul Sartre, Albert Camus (1913 1960) ve Simone de Beauvoir (1908 1986) gibi Fransız varoluşçular korku, sıkılmış, yabancılaşmış gibi varoluşsal temaları popülerleştiren bilim ve kurgu eserleri yazdılar. saçmalık, özgürlük, bağlılık ve hiçlik.

Varlık Felsefesinin Temel Kavramları

Varoluşçular, bilincin önceliğine inanan René Descartes’ın aksine, insanın, kökleri “hayal edilemez” olan belirli bir evrene “atıldığını” ve bu nedenle varoluşun (“dünyada olmanın”) bilişsel varoluştan önce geldiğini savunurlar. Böylece, eski Yunan’a dayanan geleneksel felsefi anlayışların aksine, varoluş özden önce gelir (öz, yaşama atfedilen anlamdır). c’ın dediği gibi, “Başlangıçta insan bir hiçti. Ama sonra bir şey olacak ve yapacağını yapacak.

Kierkegaard, rasyonaliteyi, insanların varoluşsal kaygılarıyla, dünya korkularıyla savaşmak için kullandıkları bir mekanizma olarak görür. Sartre, rasyonaliteyi bir “kötü niyet” biçimi, temelde irrasyonel ve rastgele olan fenomenal (“öteki”) bir dünyaya yapı dayatma girişimi olarak görür. Bu kötü niyet, özgürlüğün anlamını bulmamızı engeller ve bizi günlük deneyimlerimize hapseder.

Varoluşçuluk - Jean Paul Sartre

Varoluşçuluğun Anlamı ve Felsefesi – Jean Paul Sartre

Kierkegaard, bireylerin evrensel ve nesnel ölçütlerin yardımı olmadan kendi yollarını seçmeleri gerektiğine de işaret eder. Friedrich Nietzsche ayrıca, hangi durumun ahlaki bir durum olarak kabul edileceğine karar vermenin bireye bağlı olduğunu savunuyor. Bu nedenle çoğu varoluşçu, gerçeğe ulaşmak için kişisel deneyimin ve kendi inançlarına göre hareket etmenin gerekli olduğuna ve kişinin bir durumu anlamasının nesnel ve tarafsız bir gözlemcinin anlayışından daha üstün olduğuna inanır. Sübjektivizm).

Camus’ye göre, bireyin düzene olan özlemi, gerçek dünyanın düzen eksikliği ile çarpıştığında ortaya çıkan sonuç saçmalıktır. Bu nedenle insanlar, anlamın doğal düzen tarafından sağlanmadığı, aksine (geçici ve kararsız da olsa) insan eylemleri ve yorumlarıyla yaratılabildiği kayıtsız, belirsiz ve saçma bir evrende öznelerdir.

Varoluşçuluk ateist, teolojik (veya teistik) veya agnostik olabilir. Nietzsche gibi bazı Varoluşçular, “Tanrı öldü” ve Tanrı kavramının modası geçmiş olduğunu ilan ettiler. Kierkegaard gibi diğerleri, haklı çıkaramayacaklarını düşünseler de çok dindarlar. Varoluşçular için önemli olan inanıp inanmamayı seçme özgürlüğüdür.

Bir önceki yazımız olan Montesquieu Siyaset Felsefesi Nedir? başlıklı makalemizde Montesquieu, Montesquieu siyaset felsefesi ve siyaset felsefesi hakkında bilgiler verilmektedir.

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.